Sayfalar

10 Mayıs 2020 Pazar

Filmli son efsane Nikon FM3A

Nikon FM3A

Bu çevirimizde dijital fotoğrafın emeklemeye başladığı bir dönemde, Nikon’un başarılı mekânik F kameralarının son üyesi ve tamamen pilsiz,  mekânik olarak çalışabilen, Nikon FM3A’ nın üretilerek piyasaya sürülmesini inceleyeceğiz.  

Tüm zamanların en mükemmel mekânik filmli kameralarından birinin Dijital Çağda doğmuş olması mümkün mü? Evet. Yıl 2001 ve fotoğraf dünyası dijital devrimin ortasındaydı. Nikon D1, 1999 yılında piyasaya sürüldü ve Nikon D1X, dünyanın dört bir yanındaki kamera mağazalarında satılırken, Nikon’un manuel, mekânik filmli Nikon FM3A kamerası da onunla birlikte raflarda yan yana duruyordu. Nikon FM3A, Nikon’un amiral gemisi dijital Nikon D1X, Nikon F100, Nikon F5 gibi tamamen pille çalışan otomatik netleyen filmli kameralarının yanında düzinelerce dijital bas-çek kameralar arasında ANTİKA gibi duruyordu. Bu arada Nikon D1X'in üzerinde "Baaak, ben 4 megapiksel bir kamerayım" çıkartması bulunuyordu.

 
Peki, bu eski görünümlü Nikon FM3A da neyin nesiydi? Nikon, RETRO trendini mi keşfetmişti? Dijital miydi? Bu kamera, dijitalin fotoğraf dünyasını sallamasını önlemek için mi üretilmişti?

Nikon FM3A, profesyonel F modellerinin inanılmaz başarısını devam ettiren filmli kamera ailesinin son üyesidir. Nikon FM, FM2, FM2N, FA ve FE2 onlarca yıl satıldı. Sağlam ve Güvenilir olarak isim yapmaları için üretildiler. Nikon F kameraların büyüklüğü ve karmaşıklığı ile, özellikle F4 ve F5 kullanan profesyonellerin hem asıl hem de yedek kameraları olarak tercih edildiler. Bunun kanıtı olarak, Steve McCurry’nin çektiği ünlü “Afgan Kızı” fotoğrafı Nikon FM2 kamera ve Kodachrome 64 slayt film ile çekilmişti.
Bu arada, o dönemin elektronik filmli yeni kameraları, şimdilerde  umurumuzda bile olmayan çok ilginç teknolojilere sahipti. Bunlar, otomatik netleme, otomatik pozlama, matris ölçümü vb. Devrim niteliğinde olan bu bebek teknolojiler, KAMERALARIN GÜVENİLİRLİĞİNİ göstermiyordu. Fakat profesyoneller, elektronik kamera dünyasında bu yeni teknolojileri merak ediyordu. Devir dijitale dönmeye başladığı zaman mekânik kameraların piyasası halen vardı. Hatta bu gün bile var. FM3A, temel olarak, FM2, FM2N ve FE2 kameralarının en iyi özelliklerinin birleşimiydi. Nikon’un amacı, en başından beri, en iyi mekânik filmli kamerasına, çok güzel elektronik özellikler eklerken, aynı zamanda ciddi anlamda mekânik güvenilirlik ve sağlamlığı korumaktı. FM3A piyasaya çıktığında internette  ünlü olmuştu ve şöyle denilmişti: “Mükemmel Bir Filmli Kamera”,  “Filmli son efsane Kamera” ve “Neredeyse Mükemmel bir Kamera”.

FM3A mekânik olarak, Nikon'un sunduğu manuel kamera teknolojisinin zirvesini temsil ediyordu. Bu kamera en azından kaya gibi sağlam FM2 kadar güvenilirdi. Tüm perde hızı değerleri mekânik olarak kontrol edilen saniyenin 1/4000' ine kadar perde hızları vardı. Mekânik perde hızları, mekânik kameralar için, içinden çıkılmayacak kadar karmaşık teknik bir konudur.

Bu kameranın çalışması için pile ihtiyacı yoktur. Tamamen manuel ve mekâniktir. Uzun zaman sürecek bir gezintiye çıkıyorsanız, mesela iki yıllık bir maceranın sonunda bir sürü fotoğrafla geri dönmek istiyorsanız, tek yapmanız gereken şey, yanınıza FM3A ve yeterince film almaktır. Şarj cihazını ve yedek pilleri yanınıza almanıza gerek yok. Ancak unutulmaması gereken bir konu da çekimde size pozlamanızın doğruluğunu gösterecek bir de el pozometresinin lazım olacağıdır.
Kameranın altında iki tane LR44 pil takılabilen küçük yuvarlak bir kapak bulunmaktadır. Aslında kamera pilsiz çalışır. Ancak iki tane küçük saat pili (LR44) takarsanız, kameranız hem mekânik hem de elektronik özelliklere sahip olur. 
Bunlar;
1-) Pozometre (ışık ölçer)
2-) Diyafram öncelikli çekim modu (A modu)
3-) Pozlama kilidi
4-) TTL flaş telafisi
5-) Kameranın ISO/ASA seçimini otomatik yapabilmesi için DX film kodlaması.

Bu elektronik fonksiyonlar günümüzde dijital dünyanın önemsiz fonksiyonları gibi görünebilir ama kameralar 2001 yılında bile en son teknolojiye sahip değillerdi. FM3A'nın özellikle hibrit deklanşör sistemi teknolojik olarak halen bir mucize olmaya devam etmektedir.
Yukarıda açıklandığı gibi, kameranın fotoğraf çekmesi için pillere ihtiyacı yoktur, ancak güç verildiğinde, diyafram öncelikli (A modu) çekime izin veren, elektronik olarak kontrol edilen bir deklanşör devreye girer. Deklanşör sistemi, hem elektronik hem de kameranın tüm deklanşör hızlarında mekânik çalışmaya izin veren türünün tek örneğidir. Bu, özellik manuel kamera dünyasında benzersiz değilse de az bulunur. Leica M7, diyafram öncelikli özelliklere sahip mekânik bir şaheserdir. Fakat pilleri çıkarırsanız, sadece iki deklanşör hızını kullanabilirsiniz. FM3A ile pilleriniz bittiğinde 1/4000 saniyede çekim mi yapacaksınız? Dünya kadar filmi bitirene kadar saniyenin 1/4000' inde çekim yapmaya devam edebilirsiniz. (Dijital kameranızı pilsiz kullanmayı deneyin!)
FM3A ile çekim;
Dahili bir pozometre (ışık ölçere) sahip diğer mekânik kameradan farklı değildir. Filmi takın ve ilerleyişini ayarlayın, netlemek için vizördeki yuvarlak buzlu prizmayı kullanarak netleyin, diyaframı ayarlayın, vizörün sol tarafındaki pozlama ölçere (aşağıda) bakarak enstantane hızınızı ayarlayın ve deklanşöre basın. 

Pozlama kilidi fonksiyonu, pille çalışan ve “modern” kameralarla çekim yaparken sık kullanılan bir başka önemli özelliktir. Kamerayı çerçevenin karanlık bir alanına doğru çevirerek, gölgeleri manuel olarak ölçmek, pozlamayı kilitleyip, yeniden kompoze etmek ve sonra çekmek çok güzel bir şey.

Nikon FM3A ile çekimin sihirli yanlarından biri, kameraya eklenen elektronik özelliklerden hiçbiri manuel fotoğrafçılığı etkilememektedir. Kamera eski kardeşi FM2 gibidir. O hissi verir ve onun gibi çalışır; İsterseniz saklı bir kaç zil ve ıslık sesi çıkaran özelliği bile var.

Piyasadaki kısa ömür

FM3A sadece 5 yıl üretimde kaldı ve 2006 yılında üretimine son verildi. Diğer manuel kameraların kullanım ömrüne kıyasla, FM3A’nın üretim süreci nispeten kısa ve dijital zamanda pazara girmesi, FM3A’yı biraz tarihsel bir hata olarak gösteriyor. Ancak, bunların hiçbiri kameranın özelliklerini veya mekânik mükemmelliğini azaltmıyor.
















9 Mayıs 2020 Cumartesi

Canon EF ve Nikon F sistem farkı

MONTAJ ÇAPLARI FARKLILIĞI
Nikon F montaj çapı 44 mm’ dir. Canon EF ‘ de ise 54 mm’ dir. Arada 10 mm gibi küçük bir fark olabilir. Ancak konu lens dizaynı olduğunda bu 10 mm çok önemli olmaktadır. Bu arada Canon’ un f1,2 diyaframlı 50 mm ve 85 mm lenslerine karşılık Nikon’ un neden f1,2 diyaframlı AF lens yapmadığını merak ediyorsanız; Nedeni Nikon lenslerin montaj çapındaki bu 10 mm darlık buna neden olmaktadır. Bu dar çapla Nikon’un  f1,2 AF lens üretmesi çok pahalıya mal olmaktadır. 60 mm Odaktan daha düşük odaklı lensi üretmek özellikle çok zordur ve mikro bilgisayarın kontaklarını lensin arka kısmındaki merceklerin bitimine eklemek gerekmektedir. Bu arada Nikon’ un klasik 58 mm f/1.2 lensi nasıl yapıldığını merak edenler varsa, bu lensin üretimi için arka taraftaki mercekler, mikro bilgisayar kontaklarına yer açabilmek için inceltilmiştir.
Solda Canon lens çapı ve sağda Canon' dan daha küçük Nikon lens çapı görülüyor.
Nikon'un Canon'a göre 10 mm daha dar alanda iyi lensler yapabilmesi mühendislik başarısıdır. 

MEKANİK DİYAFRAM KOLU:
Nikon’un dezavantajlı olduğu başka bir konu da; Bir çok lenste yer alan mekanik diyafram koludur. Klasik manuel ve eski D tipi veya en yeni G lenslerin tümünde diyafram değerini en büyük değerde bırakılır ve bu mekanik kol her bir fotoğraf çekimi için diyaframı olması gereken değere getirir.
Nikon lenslerde bulunan mekanik kol
Lens kameraya takıldığında diyafram tamamen açıktır ve netliğin yapılabilmesi için ışık netlik sensörüne gider. Fotoğraf çekmek için deklanşöre basıldığı anda kamera gövdesindeki başka bir kol, pozometrenin ölçtüğü ve olması gereken diyafram değerini bu mekanik kolu aşağı bastırarak diyaframı uygular ve fotoğraf çekilmiş olur.
Bu mekanizma kamera gövdesi tarafından kontrol edilmektedir. Hassasiyeti ve kesinliği pozlama için çok çok önemlidir. Çünkü bu kolun doğru diyafram değerini uygulatması PARLAKLIK ve ALAN DERİNLİĞİNİ etkilemektedir. Mekanik kol, seri modda yapılan çekimlerde kameranın doğru pozisyonu tekrar tekrar uygulamasına zaman kalmayabilir ve sonuç olarak fotoğraf istenen netlik ve parlaklıkta olmaz.
Bu mekanik kol, diğer 3. parti adaptörlerle kullanılmayı zorlaştırmaktadır. Çünkü adaptör'deki kolun, diyaframın doğru değerini uygulaması oldukça zordur. Başka bir marka adaptörün elektronik işlemci tarafından kontrol edilen mekanik kola ihtiyaç duyduğu bir adaptörün çok pahalı olacağı herkesin malumudur.
Bu işlem Canon’ da ise lenste bulunan elektro manyetik diyafram sayesinde mekanik bir işlem olmadan elektronik yolla gerçekleşmektedir. Kamera olması gereken diyaframı, lense diyafram kontaklarıyla bildirmektedir. Her çekimde mekanik bir işlem gerçekleşmediği için her çekimde sonuçların değişik olma olasılığı yoktur.  Yani daha hatasız pozlama yapılmaktadır.
Canon, tüm EF ve EF-S lenslerde tamamen elektronik diyafram sistemine geçmesine karşılık Nikon, daha yeni E tipi denen elektronik diyaframlı lenslere geçmeye başlamış ama bu sistem, çoğunlukla süper tele lensler ve yüksek kaliteli lenslerde bazı sınırlamalar nedeniyle G tipi olarak üretilmeye devam edilmektedir.

4 Mayıs 2020 Pazartesi

Eski Nikon lenslerin ve gövde ile haberleşmesi

Nikon, F sistemi için geliştirdiği lenslerde aşağıda görülen tek parça metal bilezik kullanmıştı. Lensin dışını kaplayan siyah parçanın tek parça metal bileziğin üzerinden geçtiğine dikkat edin. Tek parça metal bilezik tüm lenslerde değişmeden kullanılmıştır.

1977 Yılında otomatik diyaframlı (AI) lense geçtiklerinde, lensin üzerindeki en büyük diyafram değerinin kameraya iletilmesi için bir çözüme ihtiyaçları vardı. Çözümü, aşağıda görülen lensin en dışındaki siyah halkaya bir ÇIKINTI ekleyerek buldular.
Kamera gövdesinde lensin takıldığı dış halkanın üzerine aşağıda görülen hareketli bir ÇIKINTI eklediler. Bu çıkıntı, AI lensin kenarındaki çıkıntı tarafından itilerek, kameranın lensin üzerindeki en büyük diyafram değerini anlamasını sağlıyordu. Adı, Diyafram Birleştirme Halkasıy’dı. Bu halkayı parmağınızla yavaşça SOLA doğru iterek hareket ettirebilirsiniz. Bu halka günümüzde üretilen üst seviye DSLR kameralarda bile AI lensleri kullanabilmek amacıyla kullanılmaktadır. 2008 Yılındaki Nikon D90 ve öncesi gövdelerde yoktur ama 2010 yılındaki D90'dan sonraki gövde olan, Nikon D7000' de kullanılmaya başlanmıştır. Fakat garip bir şekilde 2017' de piyasaya çıkan Nikon D7500' de kullanımından vazgeçilmiştir. Nedenini anlamak gayet basit. Nikon D500' e   rakip olmaması içindir.  
Bu ÇIKINTI, AI lensin anahtarıdır ve lens onu ne kadar hareket ettirirse kameraya en büyük diyafram değerini bildirmiş olur.
2000 Yılında üretilmeye başlayan G lenslerde bu çıkıntı bulunmamaktadır. Çünkü artık gövde ve lens elektronik kontaklarla haberleşmektedirler.
NON AI yani otomatik diyafram özelliği olmayan lensler böyle bir çıkıntıya sahip değildirler. Aşağıdaki fotoğraftaki NON AI lens, gövdeye çok bastırılmadan takılmıştır. Eğer fazla bastırılırsa kameradaki halkaya zarar verebilir. Çıkıntısı olmayan kameralara zarar vermeden takılabilir ama kameranın pozometresi  çalışmaz.